Haber

Sulak Alanlar İçin Acil Koruma Çağrısı

Akdeniz Sulak Alanlar Sulak Alanlar Derneği’nden Ortak Açıklama:

Göller ve sulak alanlar, tarım ve enerji sektöründe istediğimiz gibi kullanabileceğimiz sınırsız kaynaklar değildir. Sulak alanlar iklim değişikliği ve biyolojik çeşitlilik kaybına karşı acilen korunmalıdır.

 

2022 yılında yaşanan sıcak hava dalgaları ve kuraklık, tarım, enerji ve ormancılık gibi birçok alanda öngörülemeyen kayıplarla etkisini gösteriyor. Gıda güvenliği, iklim değişikliği, su kaynaklarının kaybı ve biyolojik çeşitlilik gibi zorlukların her zamankinden daha büyük olduğu günümüzde sulak alanların korunması ve eski haline getirilmesi acil bir ihtiyaçtır.

 

Havza ortası su transferi, yanlış tarım ve su politikaları, hidroelektrik santraller, nükleer santrallerin soğutma sistemleri, evsel veya endüstriyel su kullanımındaki hatalar nedeniyle artık ekosistemlerin ihtiyacını karşılayacak kadar su kalmamaktadır.

Acilen su sorunu gerçeğini kabul etmemiz, doğa ile olan bağlantımızı gözden geçirmemiz ve su döngüsünü derinden etkileyen davranışlarımızı değiştirmemiz gerekiyor.
 

Sulak alanlarla birlikte burada yaşayan türler de yok oluyor.
 

Biyoçeşitliliğin hızla kaybolduğuna dair raporlar birbirini takip ediyor. 1970’den bu yana dünyadaki omurgalı tıbbı sayısı yüzde 69 azaldı. Bu sayı tatlı su türleri için yüzde 83’e ulaştı ve bu da sulak alanların önemli ölçüde yok edildiğinin bir göstergesi.

Yangtze ve Parana’nın yanı sıra Rhine, Loire ve Po gibi eskiden güçlü olan birçok nehir, bu yaz güneşten çatlamış tortuların üzerinde hayalet gibi kaldı.

Her geçen gün artan su ihtiyacına ek olarak, suya erişimde zorluklar yaşadığımız bu dönemde, suyun kullanım ve paylaşım biçimini yeniden şekillendirmek durumundayız. Gölleri ve sulak alanları tarım ve enerji sektöründe istediğimiz gibi kullanabileceğimiz sınırsız bir kaynak olarak değil, canlı cansız tüm varlıkların devamlılığı için ana yaşam kaynağı olarak görmeliyiz.
 

Büyüyen sorunların analizi olarak sulak alanlar
 

Uzun süredir tehdit altında olan sulak alanlar, ormanlardan üç kat daha hızlı yok olma oranlarıyla dünyanın en çok tahrip edilen ekosistemleri. Bir milyardan fazla insanın ve binlerce canlının hayatı doğrudan sulak alanlara bağlı. Sulak alanlar “doğanın böbreğidir” ve kirli suları temizler. Devasa süngerler gibi, giderek düzensizleşen yağışları yakalar, taşkınların etkilerini hafifletir ve uzun süreli şiddetli kuraklıklar sırasında nehirlerin akışını desteklerler.
 

Sulak alanların iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak için korunması gereken ekosistemler olduğunu söyleyen Doğa Derneği Yürütme Konseyi Başkanı Dicle Tuba Kılıç;

Geçen hafta COP27’de gördüğümüz gibi, dünya başkanları iklim değişikliğinin temel nedenlerini görmekten ve analizleri uygulamaktan çok uzak. Doğa Derneği’nin de üyesi olduğu Akdeniz Sulak Alanlar Derneği’ne üye 32 Sivil Toplum Kuruluşu ve araştırma enstitüsü COP Ramsar 14 öncesi sulak alanların korunması için ortak açıklama yaptı. Bu alanlardaki tüm canlılara yaşam sağlayacak şekilde. Biyolojik çeşitlilik ve ekosistem kayıpları her zamankinden daha fazla olduğundan, sulak alanların korunması ve eski haline getirilmesi acil bir ihtiyaçtır. Hükümetler sorumluluklarını kabul etmeli ve önlem almalıdır. Aksi takdirde geri dönüşü olmayan yok oluşlarla karşı karşıya kalacağız.”

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
istanbul escort
istanbul escort
istanbul escort